Subscribe Twitter

2 Mart 2011 Çarşamba

Bloguma Dokunma

Çok sık blog tutan biri değilim ama arada da olsa girip bir şeyler yazmışlığım vardır.Bunu bile yapmasam her gün çeşitli blogları gezirim.
Bu yasak her ne kadar sıkı bir blogcu olmasamda benide çok rahatsız etti.Sonuçta illegal maç yayınını engellemek için çok basit ve amaçsız bir uygulama bu.Yüzlerce maç yayını yapan site var bloglar'da zaten buraların uzantılarını (kısa yollarını) veriyorlar.Ya bütün siteleri tek tek mahkemeye verecen ( ki bu imkansız bir çok site yurt dışı kaynaklı yayın yapıyor) yada böyle pireye kızıp yorgan yakmayacaksın. Bu yasak bana blogumu özlediği hatırlattı bundan sonra sık sık blog girmeye çalışacağım.
Bu arada benim bloguma neden girebiliyorum orasını hiç anlamış değilim...

12 Ocak 2011 Çarşamba

Ali Sami Yen'e Veda

Bir Fenerbahçe taraftarı olarak ne kadar konuşsam da inandırıcı gelmez size ama Ali Sami Yen'in kapatılmış olması üzdü benide.Yeni stadın çok daha modern ve güzel olduğunu söylensede herkezde buruk bir sevinç var,tıpkı yeni aldığın arabaya çok sevinidğin kadar sattığın eski arabana da bi o kadar üzülmen gibi...
Ama dün yapılan gösteriler,okunan şiirler ve maç sonu dökülen göz yaşları sanki kapanan Ali Sami Yen değilde Galatasaray kulübüymüş havası yarattı.Taraftarların ve futbolcuların duygulanmasına değil lafım sonuçta bir tarih yatıyordu orda ama gün boyu yapılan etkinlikler ve yaratılan havanın gereksiz yere abartıldığını ve birazda yönetimin verdiği gaz olarak düşünüyorum,sonuçta herkezin Galatasaray yönetimine ve takımına sövdüğü bir ortamda böyle bir duygusallık herkezi yeniden birleştirmesine sebep olabilirdi.

Dün gecenin en önemli olaylarından biride Sami Yen'deki son golü Kazım Kazım'ın atmasıydı ve maç sonrasındaki "ben hiç Fenerbahçe armasını öpmedim ama Galatasaray armasını her zaman öperim" demesiydi.Tabi birde Servet Çetin'in attığı rövaşata golüydü,Servet'in hayatındaki en güzel golünü stadın kapandığı tarihi bir günde atmasıda gecenin ilginç anlarındandı.Ama bence gecenin en güzel tarafı Arda Turan'ın gol atmasyıdı,en çok ona yakıştı gol atmak.Kendisin sevmem ama maçta golü kim atsın derseniz birçok insan kaptanı seçerdi.
Ali kırca'nın şiiri ise muhteşem bir final oldu Sami Yen'e,Arda turan hariç şimdi oynayan futbolcuların şiir sırasında gülümsemesi,Galatasaray'ın efsane isimleri olan Hagı,Tugay,Hakan Şükür gibi isimlerin göz yaşlarına boğulması ise sarı kırmızılıların şuan içinde bulunduğu durumu çok iyi özetliyordu.

25 Kasım 2010 Perşembe

Kralex

Türkiye'ye geldiği günden beri birçok futbolcu ile kıyaslandı ricardınho , delgado , lincoln , alanzınho,tabata vs... Birçok yorumcu ve kendisini yorumcu zannedenler tarafından da eleştirildi "küçük maçların büyük adamı" diye.Ama o kimseyi takmadı , Türkiye oynadığı 6 yıl sonunda 103 gol atarak sarı lacivertlilerin efsaneleri arasında girmeyi başardı.Fenerbahçe'nin lig tarihinde ki 3000.golünü atmakta en çok ona yakışırdı elbet.Formasnın ve kramponlarını müzeye armağan ederken de her zaman ki efendiliği de üstündeydi yeni.Yanında da lig tarihinin ilk golünü atan Puşkaş Ergun lakaplı Ergun Öztuna'da ordaydı.1000.golü atan Erol Togay ise hastalığı nedeniyle yer alamadı törende , 2000.golü atan Uche'nin durumu hakında ise bir bilgim yok.
Bence Alex'i Türkiye'de izleyebildiğimiz için çok şanslıyız,son yıllarda süper lig'de top onun ayağındayken izlemekten bu kadar keyif aldığım başka bir oyuncu hatırlamıyorum.Sambacının bundan sonraki durumu ne olur bilmiyorum ama eğer yıl sonu Alex veda etse bile fenerbahçelilerin gönlünde hep ayrı bir yere sahip olacağı kesin...tabi Pierre Van Hooıjdonk ile birlikte.

5 Eylül 2010 Pazar

Adı Üstünde "DEV" !

Dünya Kupası öncesi Berlin'de oynanan Efes Cup maçlarını izledikten sonra , bizim için bu turnuvanın eziyete dönüşeceğini düşünmüştüm...
Ama olmadı "12 DEV ADAM" her zaman eleştirdiğimi ama bi o kadarda gurur duyduğumuz türk mantığıyla oynadılar , iş ciddiye binince oynamak.Bizim hep söylediğim bir laf daha vardır "eğer turnuvaya gidersek çok şey yaparız" diye.Bu lafı futbolda da çok kullanırız.Gerçekten de öyledir , elemelerde çok zorlanırız ecel terleri dökeriz ama finallere kaldıkmı tek vücut oldukmu çok şeyler yaparız ve bu yüzden de dünya bize "ÇILGIN TÜRKLER" lakabını taktı.
Ülkemizde düzenlenen turnuvada grup kuralları çekildiğinde de umutsuzluğum devam etmişti.Çünkü grubumuzda Yunanisatan,Rusya,Porto Rıko gibi basketbolda söz sahibi olan ülkeler vardı.Ama neyse ki düşündüğümüz gibi olmadı , milliler isime bakmadan ezip geçtiler yıllardır yenemediğimiz Yunanistan'ı ve Rusya'yı...
5'te 5 yaparak gruptan çıkıp rakibimizi bekledik.Biz Yeni Zelanda istedik ama son 3 turnuva da bizi eleyen Fransa geldi.Taraftar çekincekliydi ama "12 YÜREKLİ ADAM" bu sene bizi utandırmaya kararlıydı ki böyle utanmaya can kurban ... Öyle bir maç oldu ki , son sette gevşemeyip onların 3'lüklerine mani olsak Çin'e yaptığımız tarieyi bile yapabilirdik.
Seyircide çok istekliydi.Ankara seyircisine göre daha ateşli daha bağıran ve daha maçı yaşıyan bir taraftar vardı salonda.

Kenarda da adeta yedek kulübesinde dizilir gibi A Milli Futbol takımı oyuncuları ve teknik heyeti vardı.Futbolcular da en az tribündeki insanlar kadar yoruldular kenarda.Bir an bile susmadılar her baskette yerlerinden zıplayıp takıma destek vermeye çalıştılar..Hem Belçeka maçı öncesi millileri bu kadar mutlu görmek beni de ayrı sevindirdi.
Neyse futbola girmeyelim , zaten çok basket yazan biri değilim şimdi konu saptımı hiç toparlayamam.Önümüzde şimdi Slovenya maçı var , slovenlerin fransızlardan daha zor olduğu kesin ama bana göre Yunanistan ve Rusya'dan daha iyi oldukları söylenemez.Şimdi hedef yarı final , çok zor olduğu kesin ama kesin olan bişey daha var ki bu çocukar zorlukların üstünden daha kolay kalkıyor.

2 Eylül 2010 Perşembe

Barış'ın Yıldırım Demirören'e Bakışı !

Uzun süredir yazı girmediğimin farkındayım.Açıkçası yazmak için pek vakit bulamadım ama bundan sonra her gün blogu güncellemeye çalışacağım.
Dün gece arkadaşla ( BARIŞ GÜNEŞ ) ile konuşurken bana kendisininde blog yazmak istediğini söyledi.Tabi önce benim blogu da biraz eleştirdi daha çok mizah katmam yönünde ...
Bana Yıldırım Demirören ile ilgili yazıyı attı ve nasıl buldugumu sordu ; her ne kadar Yıldırım Demirören yanlısı bir yazı olarak görsemde , yazının anlatım şekli hoşuma gitti ve bende bu yazıyı blogumda yayınlamak istediğimi söyledim ;

--------------------------------------------

Mustafa Denizli yle başlamıştı dönem hatrı kalmasın diye aldılar seni idam mahkumunun son isteği olarak HİLBERT kusura bakma seni saymıyorum bile..
Gecelerce bekledik ....uyumadık yemedik içmedik gezmedik yandık bittik kavrulduk.
Sadece sen yeterdin bize halbuki başka kimseleri istemezdik bütün transfer bütçesini alsanda sadece sen gel ne olursan ol gel dedik.
İstedik.Yönetim Getirdi...
Bu kadar sanma sakın daha yeni başlıyoruz.
Doğru önce seni istemiştik. Ama Daha neler var neler...
Rüştü sakatlanırsa ne yapardık biz. Hakan a güvenmiyorduk
Bi adam geldiki Cenk .Artık Cenk AVER. Ömürlük Transfer
YETER Mİ? YETMEZZZ...
Sonra yıllardır beklediğmiz Delgado .O gene bizim beklediğimiz kişi olamayınca
Başladık bu sefer Guti gelsin Guti bilmem ne yaparım böyle işi!
İstedik.Yönetim getirdi
YETER Mİ? Yıldırım Demirören Yetmezzzzzzzz!!!
Bu sefer basın istedi. Neymiş Beşiktaş ın yerli oyuncu kalitesi kötü
Basın istedi Yönetim getirdi Aurelio (MEHMET) alın size yerli milli alternatif..
YETER Mİ? YETMEZZZZ!!
Çünkü Beşiktaş tarihinin en çok gol atan forvetlerinden biriyle olurmu bu işler OLMAZ Bobo
Avrupada ki yüz akımız la olurmu OLMAZ Nihat
Sarı Fırtana yı bir zamanlar yakıştırdığımız adam olurmu OLMAZ Holosko
Eski Gol Kralı Olurmu OLMAZ Nobre
İllede Forvet dedik durduk geceler birbirini kovaladı
İstedik.Alın size eski gol kralı Türkiye Milli Takıma nasıl seçilmez diye isyan edilen tartışılan adam FATİH TEKKE
İstedik.Yönetim getirdi

YETER Mİ ?YETER SANMAYIN!!!
Şaka değil gerçek.. yetmez DEMİRÖREN yetmez
Messi de getirsen yetmez Ronaldo da getirsen yetmez
Çünkü Biz;
TRANSFER MANYAĞI OLDUK

YETMEZZZZZZZZ!!!

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Bir Furbolcudan Fazlası

Fenerbahçe forması dışında aldığım ilk forma onun formasıydı.O zaman juventus forması giyiyordu,mahallede,okul bahçesinde hep o forma ile oynuyordum.İşte o zaman çekti beni bu adamın oyunu daha ismini bile söyleyemeden en sevdiğim futbolcu olmuştu THİERRY HENRY.
O sene dünyada ki en gözde futbolcuydu, üstüne bir de Fransa milli takımı ile Dünya Kupası'nı kaldırınca efsane olma yolunda hızlı adımlar atıyordu.
Daha sonra Arsenal'a geçti,premier lig tam onun ligiydi, adeta o lig için yaratılmış gibiydi.Özelikle mütavazi Arsenal ile müthiş bir uyum yakaladılar,takımına şampiyonluk haricinde büyük kupalara kazandırmadı ama oynadıkları futbol ile benim takımım olmuşlardı.
Artık her maçını kaçırmadan izliyordum,futbol oyunlarında değişilmez takımım olmuştu ta ki Barcelona'ya geçne kadar...!
Olmadı,uymadı ona İspanya.Katalan takımnda çok yıldız vardı herkes kendi çapında papazdı.Daha gittiği ilk ilk ayında dedim "uyuşmadılar" diye.Hiç alışık olmadığı şekilde yedek oturuyordu,oyuna zaman geçirmek için sokuluyordu,kimi maçlarda kadroya bile alınmıyordu.Ordan gitmesi gerekiyordu ama Arsenal ayarında bir takıma ( o ayarda olmasa da Fenerbahçe olabilirdi ).
Henüz gittiğği takım belli olmadı, boşta şuan fakat Amerika ligi şuan da en çok isimi geçen lig.Duyduğum anda şok oldum,12-13 yıldır aralıksız izlediğim her formasını alıp giyindiğim adamı artık takip edemiyecektim,maçlarını izleyemeyecektim,formasını alamayacaktım.

Belki biraz duygusal bir yazı oldu,belki de "elin zencisi için yazılırmı bu kadar yazı" diyeceksiniz ( zenci kelimesi burada ırkçılık olarak algılanmasın ) ama tamamen içimden gelenleri yazdım.Meğerse bu yazıyı kafamın bir köşesinde hep tutmuşum. Yazmaya başladığımda hiç durmadan bitirdim. Ne diyim umarım bu transfer sadece bir söylentidir...

28 Haziran 2010 Pazartesi

Başladık mı ?


Fenerbahçe bugün yeni sezonun hazırlıklarına başladı ama kafada bir sürü soru işaretleriyle.Geçen sezonu facia bir şekilde ( konum olarak değil şekil olarak ) bitirdikten sonra bu sezeno bomna transferlerle girmeyi bekliyordu herkes.Galatasaray'ın elinden Stoch'u alarak iyi bir başlangıç yaptı aslında ama sonrası ...
İlk olarak amatör küme takımlarında bile yaşanmayacak Daum krizi yaşandı.Herkesin bildiği kimsenin yutmadığı basit bir oyun oynandı adeta.Tek sebep her ne kadar desteklesemde Aziz Yıldırımın inadı yüzün
den oldu, ta ki Zico'nun gönderilmesiyle başlayan bir inattı bu.Daum'a 4 milyon daha az vermek içindi bütün oyunlar,Güiza'ya göünü kırpmadan 14 milyon Euro veren başkan Fenerbahçe'yi kurtarmak için 4 milyon daha az vermek adınaydı bu oyunlar. Sonunda Daum gitti ve beklenen oldu takım artık Aykut Kocaman'a emanetti.Bugünkü idmanda dikkat ettiğim en büyük nokta takımın acayip neşeli olmasıydı,Kocaman geldiğini hissttirmişti takıma adeta,zaten Semih'in Daum'un gitmesinin ardından 2011'e kadar takımda kalması bunun göstergesi gibiydi.

İdmanda ki ilginç noktalar ise Guiza'nın çağırılmasına rağmen hazırlıklara gelmemesi ve Kazım'ın çalışmalara katılıp çok hırslı mücadele etmesi.Güiza'da galiba artık takımda istenmediğinin farkındadır ve büyük ihtimalle şuan da menajerinin seferber etmiştir Türkiye'den ayrılmak için.Kazım'ın durumu ise ilginç oda Daum'un gidişini fırsat bilmiş diye düşünüyorum ama açıkçası gelmesine sevindim kanat ve zaman zaman forvet oynayacak adama ihtiyacımız var ve bunu en iyi doldurakaca adamlardan biridir Kazım. Bütün bunlara rağmen artık gelecek yılın hazırlıkları başladı,yönetimin Aykut Kocaman'ın bilgisi dahilinde en az 3-4 transfer yapmaları şart tabi gerekli yerlere gerekli adamları almak şartıyla.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Futbolun Tanrısı Başlıyor !

Sadece 2 gün kaldı gerçek futbolun,gerçek heyecanın,futbolun atar damarının yani DÜNYA KUPASI'nın başlamasına.
Turnuva yaklaştıkça yıldızların bir bir sakatlanması biraz moralleri bozdu ama şu an kupada ki oyuncular bile sabırsızlanmamızı sağlıyor.Kuşkusuz turnuvanın en merakla beklenen takımı Messi'li Arjantin.Tangocuların bu kadar merak edilmesinin iki nedeni var ; birincisi Maradonanın oynadığı zamanlarda Dünya Kupasını kazandırdığı Arjantin'e bu sefer kenardan yine aynı başarıyı sergileyebilecekmi, ikincisi de Maradına'nın velihatı olarak gösterilen Messi'nin Maradona gibi Arjantin'e kupa kazandırıp tangocuların efsaneleri arasına girecekmi.
Arjantin ayrıca benim kupayı kazanacağını düşündüğüm takım ama kesinlikle istediğim takım değil.Ben her turnuva olduğu gibi fransızlardan yanayım ta ki Henry Fransa milli takımını bırakana kadar.
Dünya kupası deyip te Brezilya'ya değinmemek ayıp olur. Ama sambacılar bu sefer geçmiş turnuvalar kadar adından söz ettirmiyor.Özelikle Pato ve Ronaldınho'nun Dunga tarafından Afrika'ya çağırılmaması beinm gibi birçok kişinin Brezilya'ya olan sempatimi azalttı.
İspnya'ya değinmeden de geçemiyeceğim.Kuşkusuz EURO 2008'de oynadıkları futbolla şu an tartışmasız en iyi olduklarını gösterdiler.Özelikle başta yapışık ikizler Xavi-İniesta olmak üzere oyuncular arasındaki koordinasyonu en iyi sağlayan ekip.
İngiltere var bide ; hersene favori olarak gelip sessiz sedasız elenirler.Euro 2008'de olmamaları onların bu turnuvaya olan isteklerini artıyor.
Bir nevi Dünya Kupası panaroması yaptım, kısacası favorim Arjantin ama istediğim takım Henry'li Fransa.Bu arada şu an fark ettim ki her turnuva da en az çeyrek final oynayan Almanya'dan bahsetmedim.Etrafımda da Dünya Kupası muhabeti yaparken kimseninde panzerlerden bahsetmediğini fark ettim.Galiba bu sene de tıpkı 2002'de final oynadıkları, 2006'da yarı final oynadıkları 2008'de final oynadıkları gibi yine sessiz sedasız ilerleyecekler.Kim bilir belki bu sefer kupayı ülkelerine götürürler.

25 Mayıs 2010 Salı

Sezon Açıldı !

2009-2010 sezonunu geride bıraktık,artık takımların yönetimlerinde yeni sezon hazırlıkları başladı.Her sezon ki gibi gazeteler daha şimdiden başta Fenerbahçe olmak üzere Türkiye'ye birçok dünya yıldızını getirdi bile,ama daha takımlardan her hangi bir transfer için yalanlama gelmedi,bu da gazetelerin iddialarını güçlendirerek ertesi gün "HALA YALANLANMADI" başlıkları atmalarına sebep oldu. Şu an gazetelerin en çok yazdığı isimler ; Beşiktaş için Quaresma ile Fenerbahçe için Hamit ve Henry oldu.Takımların bu futbolcular ile ilgilendikleri bir gerçek ama eğer alamazlar ise biliyoruz ki "YALAN HABERLER" başlığı altında "X FUTBOLCU İLE HİÇ İLGİLENMEDİK DİYECEKLER".
İşin bir de takımların futbolcu transfer ettikten sonraki gazete başlıkları var.Gazeteler yurt içi ve yurt dışındaki bir çok futbolcuyu yazdılar, iş böyle olunca kim gelirse gelsin "BİZ DEMİŞTİK" başlıkları gazete manşetlerini süsleyecektir.

6 Mayıs 2010 Perşembe

27 Yıllık Hasret Sona Erdi !



27 yıldır Türkiye Kupası'nı alamayan Fenerbahçe dünkü Trabzonspor yenilgisi ile birlikte kendi rekorunu egale etti.
Bir tarafta ligi çok erken bitirmiş ve ayladır bu günü bekleyen Trabzonspor, diğer tarafta bu sezonu çifte kupayla bitirmek isteyen Fenerbahçe.Maç öncesi birçok kişinin görüşü, iki takımında atak oynamasından dolayı maçın çok zevkli geçeceği ama kazanan tarafın yıllardır kupa özlemi çeken Fenerbahçe olacağı yönündeydi. Maçın bütününde Trabzonspor'un daha atak ve daha istekli olduğunu söylemek mümkün,Fenebahçe ise aklının şampiyonluk yarışındaki en büyük viraj olan Ankaragücü maçında olduğunu çok belli etti.


Maç öncesi , maç sırası ve maç sonrası ile içinde birçok hikayeyi barındıran bir finali de geride bıraktık.Kaybeden son 10 yılda 6 kere final 1 kere yarı final oynayan Fenerbahçe oldu,kazanan ise 5 Mayıs 1996'nın rövanşını alan Trabzonspor ve alınların akıyla Türkiye'ye muhteşem bir final yaşatan Şanlıurfa oldu...